Onu BTC Sugar Dating platformunda tanıdım. Adı Elif’ti ve profil fotoğrafı sıradandı – çarpıcı bir güzellik ya da göz alıcı bir cazibe yoktu. Ama gözlerinde bir derinlik vardı, sanki anlatılmamış bir hikâye saklıyordu. Profiline şöyle yazmıştı: “Kitapları, cazı ve senin düşüncelerini dinlemeyi severim.” Bu cümle beni etkiledi, bu yüzden ona bir mesaj gönderdim.
İlk buluşmamız şehirdeki küçük bir kafede oldu; ahşap masalara sıcak bir ışık düşüyordu. Basit bir kazak giymiş, utangaç ama samimi bir gülümsemeyle geldi. BTC Sugar Dating’ten sıradan bir buluşma olacağını düşünmüştüm, ama o beni şaşırttı. “Son zamanlarda seni ne gülümsetti?” diye sordu. Basit bir soruydu, ama sakin bir göle atılan bir taş gibi içimde bir dalgalanma yarattı ve uzun zamandır hissetmediğim bir paylaşma isteği uyandırdı. İş stresinden, günlük hayatın küçük sinir bozucu yanlarından bahsettim, o ise dinledi – gerçekten dinledi – gözleriyle sanki “Anlıyorum” der gibi.
Elif’in cazibesi dış görünüşünde değil, duygusal zekâsındaydı. Sözlerimin ardındaki duyguları yakalayabiliyor ve doğal ama derin bir şekilde yanıt veriyordu. Bir keresinde geleceğimle ilgili kararsızlığımdan bahsettim. Hemen nasihat vermek yerine bir kitaptan alıntı paylaştı: “Hayat caz gibidir – bazen doğaçlama yaparsın, ama ritme güvenirsen kendi melodini bulursun.” Bu sözler sadece teselli etmedi, aynı zamanda yolumu yeniden düşünmemi sağladı.
BTC Sugar Dating’de her şey şeffaflık üzerine kurulu, ödemeler Bitcoin ile yapılıyor. Her buluşma öncesi platform üzerinden bir transfer yapıyordum, o da kısa bir mesajla cevap veriyordu: “Güvenin için teşekkürler, yakında görüşürüz.” Bitcoin’in merkezi olmayan, sade yapısı her şeyi kolaylaştırıyordu – gizli ücretler yok, belirsiz beklentiler yok, sadece saf bir güven ve anlaşma vardı.
İkinci buluşmamız bir sanat galerisinde geçti. Soyut bir tablonun önünde dururken, “Bu hayat gibi değil mi? İlk bakışta kaotik, ama her çizginin bir anlamı var,” dedi. Güldüm – karmaşık şeyleri basitçe ifade etme yeteneği vardı. O gün sanat, hayat, hatta çocukluk hayallerim üzerine konuştuk. Beni değiştirmeye çalışmadı, sadece kendimi daha net görmemi sağladı.
Üçüncü buluşma yağmurlu bir akşam, bir caz barda gerçekleşti. Yağmur pencerelere vururken fonda Miles Davis çalıyordu. Elinde bir kadeh şarapla, “Eğer geçmişe dönebilsen, bir şeyi değiştirir miydin?” diye sordu. Bu soru içime işledi. “Belki,” dedim, “ama şu an burada seninle oturmak fena değil.” Gülümsemesi, yağmurdan sonra beliren bir güneş ışığı gibiydi, sıcak ve geçici.
Birbirimizi daha sık gördükçe, ona bağlandığımı fark ettim – görünüşüne değil, beni anladığını hissettirme şekline. BTC Sugar Dating’in net kuralları ilişkimize bir çerçeve çiziyordu, ama Elif’in varlığı bu sınırları yumuşatıyordu. Asla çizgiyi aşmadı, ama ihtiyaç duyduğumda sessiz bir destek sundu. Zor bir iş gününden sonra bir akşam, sadece benimle yürüdü, şikâyetlerimi dinledi, ta ki kendi cevaplarımı bulana kadar.
Son buluşmamızda bana bir hediye getirdi – *Küçük Prens*, içinde bir notla: “Asıl önemli olan gözle görülmez.” Ona bakarken, güzelliğinin yüzünde değil, bilgeliğinde ve sıcaklığında olduğunu anladım; bu, bana hayat tutkusunu geri kazandırdı.
Neden BTC Sugar Dating’i seçtiğini sorduğumda, gülümsedi. “Burada kendim olabiliyorum – numara yapmadan, kimseyi memnun etmeye çalışmadan. Ben zamanımı veriyorum, sen güvenini. Bu adil.” Sözleri beni düşündürdü. Platformun şeffaflığı ve Bitcoin’in sadeliği bağlantımızı mümkün kıldı.
Sonunda, güzelliğin görünüşte olmadığını öğrendim. Güzellik, anlaşıldığın, canlı hissettiğin anlarda saklı. Elif belki en güzel kadın değildi, ama bilgeliği ve sıcaklığı beni büyüledi. BTC Sugar Dating’de bir Sugar Baby’den fazlasını buldum – kendimi yeniden keşfetme yolculuğunu.